Roket Biliminin Fikir Babası, Torpidonun Mucidi, Hasan El-Rammah Yazar: Esra Uysal

 

Hasan el-Rammah (Nacm ad-Din el-Ehdâb) barut ve patlayıcı maddeleri inceleyen ve savaşın prototip araçlarını tasvir eden, Memlûk Sultanı emrinde çalışan bir kimyager ve mühendisti. Türk Memlûkleri devrinde, Sultan Baybars’ın zamanında(1260-1277) günümüz Suriye topraklarında yaşamış ve 1294-95 yılları arasında ölmüştür.
Memlûklerin çoğu başta Kuman-Kıpçaklar olmak üzere Türk halklarından oluşuyordu. Bu sebeple Hasan el-Rammah’ında Türk asıllı olduğu düşünülmektedir.

Yazdığı, “Kitabû’l-Fürûsiyye ve’l-Menâşıbû’l-Harbiyye” (Askeri Atlı Muharebe ve Zarif Savaş Cihazları Kitabı) ve “Nihâyetü’l-Su’ûl ve’l-Ummiye fi Ta’allûm A’mâlü’l-Fürûsiyye” isimli eserlerde patlayıcı maddelerden, ateşli silahlardan ve ilk olarak roket sistemi ile çalışan torpidolardan bahsedildiği görülür. Bu Arapça eserin bir el yazma nüshası Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Topkapı Sarayı A. 2651). Diğer bir nüshası Paris’te Bibliotheque National’de Ancien fond MS. 1127 numarada kayıtlıdır.

23

Hasan el-Rammah’ın 1275 yıllarında yazdığı bu harp tekniğine ait eserde patlayıcı madde ile dolu roket sistemiyle çalışan, 3 ateşleme yeri olan torpidonun resimleri de yer almaktadır. Belgelenen ilk roketin bir modeli, Washington DC’deki Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nde sergilenmektedir. Model, özellikle Ulusal Hava ve Uzay Müzesi için inşa edilmiş ve 1976 yılında George Marsden Design Company tarafından Müze’ye bağışlanmıştır.

Hasan el-Rammah’ın barut hakkındaki bilgisi dikkat çekicidir. Kitabında Roket için özel olarak tasarlanmış 22 tanesi barut reçetesi olan 100’den fazla tarif bulunmaktadır. Bu reçeteler yeterince detaylıdır, hangi malzemeden ne kadar oranda katılacağı ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bu anlatımlardan ideal oranları yakaladığı da anlaşılmaktadır. Askeri amaçların dışında fişek yapımı içinde tarifler bulunmaktadır.
Yanmayan ve patlamadan koruyucu giysi icadı da bulunmaktadır. Bu giysi için ipek kumaş kullanıldığı yazmaktadır. Hasan el-Rammah bir öğretmenin talebi üzerine, MS 1270 ve MS 1280 yılları arasında bu önemli ve şok edici kitabı yazmıştır. Hassan el-Rammah çeşitli yangın çıkarma oklarını ve mızraklarını da anlatmış ve göstermiştir.

Tarihçiler, çeşitli silah türleriyle ilgili barut formülünün çok fazla olduğunu ve El-Rammah’ın hepsini tek başına bulmadığını belirtiyor. Kitabının ilk sayfasında el-Rammah, yazdığı bilgiden miras olarak bahsetmektedir. Bilgilerin büyükbabasından miras kaldığı düşünülmektedir. El-Rammah, kitabında ayrıntılı olarak potasyum nitratın saflaştırılması sürecini açıklıyor. Barutun roket, top ve ateşli silahlarda kullanımı için potasyum nitratı saflaştırarak kullanımını ilk hesaplayanın Hasan el-Rammah olduğu tahmin ediliyor. Torpidoda kullanılan roket teknolojisinin batıya gidişinin ise Haçlı Seferleri sonucunda gerçekleştiği düşünülmektedir.

Tarihi kayıtlara göre Çinliler barutu MÖ 3. yüzyıldan beri kullanmaktadır. Başlangıçta barut kutlamalarda havai fişekler için kullanılmış fakat MS 1045 yılında Çin ordusu barut ve fişekleri savaşlarda kullanmaya başlamıştır. 13. yüzyılda Sung hanedanlığı Moğol saldırılarına karşı şarapnel dolu roketler kullanmaya başlamış. Bu savaş sonucunda şaşkına dönen Moğol ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır. Tabii ki Moğollar çok geçmeden savaşta gördükleri bu silahları yapma yollarını aramışlar. Daha sonra Moğollar yapmayı öğrendikleri bu yeni silahları Macarlara karşı kullanmıştır. Bu kez de Moğollar zafer elde eden taraf olmuştur. 1258 yılında ise Moğollar Araplar ile karşılaşmış ve Bağdat’ı ele geçirmişlerdir. Sonucunda Barut ve fişeklerin doğuya ulaşması ile Memlûklar da bu yeni savaş silahlarını keşfetmiş oldu.
Öncesinde karada kullanılan barut ve fişek teknolojisi, Hasan el-Rammah’ın çalışmaları ile farklı bir boyut kazanmış ve ilk torpidoyu tasarlamıştır. Torpido, dümeni ve pervanesi bulunan suyun altından veya üstünden suya atılan, dümenini ve pervanesini kullanarak hedefine ilerleyen, patlayıcı bir sualtı silahıdır. Torpido denilebilecek ilk çizimler, Hasan El-Rammah tarafından 1275 yılında yapılmış çizimlerdir.7

Rammah’ın çalışmaları, su yüzeyinde gidebilen bir roketi göstermektedir. Bu cihaza kendi başına hareket eden ve yanan yumurta diyordu. Gemi savar bir tasarımdı ve normal torpidolardan farklı olarak suyun altında değil yüzeyinde hareket ediyordu. Suyun üzerinde sekerek ilerliyordu. Hasan el-Rammah’ın el yazması kitabı bulunana kadar torpidonun yakın tarih icadı olduğu sanılıyordu. BBC belgeselcileri bu cihazı, model tasarımcısı Richard Windley’e Hasan el-Rammah’ın el yazması kitabına dayanarak yeniden yapılandırmıştır. Metinlerde cihazın armut şeklinde olduğu yazılmıştır. Bakır ve demir plakalardan üretilmiştir. Richard Windley’in anlattığına göre, cihazın üstü boyunca uzanan ana tüp kara barut yükünün bulunduğu yerdir. Sivri ucu, gemi gibi ahşap bir tekneyi vurduğu zaman patlayarak ve hasar veriyordu. Üzerinde bulunan roketler bugün kullandığımız ve Çinlilerin yüzlerce yıl boyunca kullandıkları havai fişeklere benzemektedir. Yapıldığı dönemde alt gövdesinde muhtemelen dövme demir kullanıldığını, cihazın her iki tarafında bulunan çubukların denge için olduğunu ve bir tür dümen işlevi gördüğünü anlatmıştır. Cihazın yeniden tasarlanıp denenmesi ile işe yararlılığı konusunda tatmin edici sonuçlar elde edilmiştir. Hasan el-Rammah’ın torpidosunda kullandığı roket teknolojisi günümüz roketlerinin atası kabul edilir.
Günümüz torpidoları ise bugünkü Hırvatistan’ın Rijeka kentinde Hırvat asıllı İvan Lupis Vukiç tarafından geliştirilmiştir. Daha sonra bu tasarım İtalya’da bazı donanma projeleri üzerinde çalışan İngiliz mühendis Robert Whitehead tarafından 1864 yılında İvan Lupis ile anlaşılarak Avusturya-Macaristan donanması komisyonuna ilk otomatik tahrikli torpido olan Minenschiff resmi olarak 21 Aralık 1866’da sunulmuştur. Torpido teriminin bir deniz saldırı patlayıcısı olarak adlandırılması Robert Fulton tarafından 1800’lü yıllarda gerçekleştirilmiştir. (5) Torpido kelimesi, bir balık olan torpido balığından (Torpediniformes) gelmektedir. Latincede torpere kelimesi uyuşturmak, sersemletmek anlamına gelir. Fulton’un ölümü ile torpidonun gelişim süreci bir süre daha ertelendikten sonra İkinci Dünya Savaşı8 süresince yeniden ilerleme kaydedilmiştir. 16 Ocak 1877’de bir Osmanlı vapuru olan İntibah 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşları’nda otomatik tahrikli torpidoyla batırılan ilk gemi oldu.
Bizimse torpido kullanımında tarihe geçen başarımız Çanakkale Savaşında Muavenet-i Milliye’nin 12 Mayıs’ı 13 Mayıs’a bağlayan gece İngiliz donanmasına ait olan Goliath zırhlı gemisini batırmasıdır. İngiliz basını bu haberi, “Davut sallama sapanla taş attı, dev Goliath’ı başından vurdu” başlıkları ile yayınladılar. Goliath, Kısas’ül Enbiyâ’da anlatılan hikayeye göre, Davut Peygamberin kavmine musallat olan Callud isimli devin diğer adıydı. Ve çoban olan Davut peygamber, sapanla attığı taşla bu devi yenmişti. (1)

İkinci Dünya Savaşı süresince torpido teknolojisindeki gelişmelerin öncüsü Japonya idi. Japonya bir torpile hidrojen peroksitli tahrik sistemini başarıyla uygulayan ilk ülkedir. O dönemde böyle bir teknolojiye sahip ikinci ülke ise Almanya idi. Almanya akustik güdümlü torpil teknolojisini geliştirmişti. ABD ise aynı Alman teknolojisi ile aktif/pasif güdümlü Mk43’ü üretmiştir. Bu torpil daha sonraki Mk44 ve Mk46 torpillerinin temelini oluşturmuştur. (2) Bu dönem hafif torpil geliştiren diğer iki ülke ise Sovyetler Birliği ve Fransa’dır. Çok uzun bir geç kalışın ardından sonunda ülkemizde de ASELSAN tarafından geliştirilen hafif torpidonun, 9-12 Mayıs 2017’de düzenlenmiş olan 13. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda (IDEF’17) ilk defa sergileneceği açıklanmıştır.(3)
Roket teknolojisi uzun yıllar torpidolarda kullanıldıktan sonra 1792 yılında Hindistan’ın İngilizlere karşı küçük metal gövdeli roketler kullanması ile yönünü yeniden gökyüzüne çevirmiştir. Bu karşılaşmada İngilizler ciddi kayıplar vermiştir ve roketlerin bu kadar etkili olması İngiliz ordusunun dikkatini çekmiştir. Sonucunda İngilizler de 1805 yılında roketi silah olarak kullanmaya başlamıştır. Ardından Amerika(1847) ve Fransa Birinci Dünya Savaşı’nda roket teknolojisini savaşlarda kullanmıştır. 1957’lerde Sovyetler Birliği ve Amerika Dünya’nın yörüngesine uydu yerleştirecek teknolojide gelişmiş roketler üretir duruma gelmiştir. Yine aynı yıl yani 1957 yılında da Türkiye’de birileri roket teknolojisi ile ilgilenmeye başlamıştır. 1957 yılında 17 yaşlarında olan ve Rusya’nın Sputnik I’ adlı füzeyi uzaya göndermesinden oldukça etkilenen Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesi öğrencileri Artuğ Sayıner, Adnan Zambak, Güngör Gezer, Osman Caran ve Atilla Yedikardeşler adlı gençler aynı yıl lisenin havacılık koluna bağlı olarak “Roket Kulübü”nü kurarlar. Bu Liseli gençlerin kurduğu kulüp bu kadarı ile kalmayıp uzun yıllar süren çalışmalar, başarılı denemeler ve ödül dahi alan roket çalışmaları ile ülkemizin gurur kaynağı olmuştur. Ancak 70’li yılların ikinci yarısında terör olaylarının tırmanması üzerine, teröristlerin derneğe sızarak çalışmaları sinsi emellerine alet etmemeleri için roket yapımı çalışmaları durdurulur ve paraşüt, planör ve model uçak çalışmaları hız kazanır. 12 Eylül sonrasında açılan ilk dernekler arasında yer alan kurum, roket çalışmalarına yeniden başlar. Bu dönemde dernek üyeleri arasından 60 paraşütçü, 75 model uçakçı, beş planörcü sertifika almıştır. Halen Türkiye’nin tek sivil uzay kuruluşu olarak çalışmalarına devam eden HUZAD, Türk sivil uzay çalışmalarının önderliğini yapmaya devam ediyor. (4)

92015 yılına gelindiğinde ise İTÜ öğrencilerinin gayretleri ile Lagari Thrust Roket Takımı kurulmuştur. Bu yıl yani 2017 yılında da IREC’18 Roket mühendisliği yarışmasına katılacaklardır. Lagari Thrust Roket Takımı isminin ilham kaynağı ise Lagari Hasan Çelebi’dir. Lagari Hasan Çelebi ise 17. yy da ilk dikey uçuşu gerçekleştirdiği kabul edilen kişidir. Kimi araştırmacılar bunun doğruluk payı olabileceğini söylemektedir ancak kesin kanıtlara ulaşılamamıştır. 17. yüzyılda yazılan bazı yazılar ve yapılan çizimler dışında geçerli bir kaynak bulunmamaktadır.10

Yazımı Atatürk’ün sözleri ile bitirmek istiyorum: “Bir gün insanoğlu tayyaresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki Ay’dan bile bize haber yollayacaktır. Bu mucizenin tahakkuku için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görevse Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir’deki konuşması, 1936.”

*Karabarut; kükürt, odun kömürü ve potasyum nitratın bir karışımıdır.

Kaynaklar:

(1) http://www.hurriyet.com.tr/bugun-muavenet-i-milliyenin-ingiliz-zirhlisi-goliathi-batirmasinin-100-yildonumu-28990974
(2) http://uskudar.biz/m%C3%BChendishane/makaleler/torpil-teknolojisi-temel-bilgiler
(3) http://www.hurriyet.com.tr/aselsanin-torpidosu-gorucuye-cikiyor-40430426
(4) http://huzad.blogspot.com.tr/
(5) http://49817097.weebly.com/torpedo.html
(6) https://tr.wikipedia.org/

Esra Uysal Ekim-2017-Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Dergisi Sayı 6

 

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Üzgünüz - Yoruma Kapalı

"Once upon a time in the future: 2121" (Aka: Bir Zamanlar Gelecek: 2121)

Sıcak Kafa / Afşin Kum

HİLE – Bölüm – 1

KUTU – Bölüm – 1

Voidrunner

Kategoriler

Ziyaretçiler

Bugün: 40
Bu hafta: 274
Toplam: 342901