Savaş ve Barış – Morpheus
4. YBKY Kısa Öykü Yarışması İkincisi
2200 yılı… New World City
2200’lü yılların başında bir grup bilim adamı global bir kuruluş olan CORN Araştırma Merkezi’nde yaptıkları uzun soluklu deneyler sonunda bir makine tasarlayarak, uzay-zamanda bir solucan deliği açmayı başardılar. Bu makine ile evrende diledikleri zamana yolculuk edebileceklerdi.
Kendilerini barış ve kardeşliğe adamış olan teknik ekibin lideri Bay Simone bu makineyi kullanarak geçmişte yaşanmış acı ve yıkım dolu bazı önemli olayların engellenebileceğini düşünüyordu. Her ne kadar akla öngörülemez çılgınca paradokslar getirse de Bay Simone geçmişe gönderilecek özel ekiplerle belki de insanlık tarihinin en yıkıcı travmalarından biri olan ikinci dünya savaşının acı yıkımının daha başlamadan durdurulabileceğine ve bu sayede yüzbinlerce insanın hayatının kurtulabileceğine inanıyordu.
Bay Simone biri Almanya, biri Amerika ve bir diğeri Japonya’ya gönderilmek üzere her biri üçer kişilik bilim adamlarından oluşan üç seçkin ekip hazırlamıştı. Planlamaya göre bu ekipler gittikleri ülkelerdeki yetkili makamlarla görüşerek, onlara savaşın acı sonuçlarını anlatacak ve bunları yanlarında götürecekleri fotoğraflarla belgeleyeceklerdi. Uzay-zamanı bükerek bir kara delik oluşmasını sağlayan makinenin yaydığı büyük manyetik çekim dalgası, yanlarında elektronik veri taşıyan eşyaların götürülmesine engel oluyordu. Bu nedenle yanlarına sadece fotoğraf ve benzeri kağıt dokümanlar alabileceklerdi.
5 Aralık 1941 Almanya…
“Efendim onları parkın yakınlarında bulduk”
“Ajanlar mı?”
“Öyle görünüyor…”
“Ne istiyorlar?”
“Hitlerle görüşmek…”
Almanya’ya gönderilen üç kişilik birinci ekip, Berlin Merkez Parkı yakınlarında bir grup askere teslim olarak, Hitlerle görüşmek istediklerini iletmişlerdi. O sıralar ateş gücü yüksek gizli silahlar üzerinde büyük bir çalışma başlatmış olan Hitler, yeni silahlar üretmekle görevli teknik heyetin yetersizliği nedeniyle bir çıkmaza girmişti. Bu nedenle özel bir bilgi alabilme umuduyla –her ne kadar buna pek ihtimal vermese de- ajan olduklarını düşündükleri adamlarla infaz edilmeden önce, bizzat görüşmeyi kabul etmişti.
“Demek gelecekten geliyorsunuz. Peki, o halde söyler misiniz bu savaşı kim kazanacak?”
“Efendim. Savaşın sonuçları çok acı olacak… Savaşta çoğu kadın ve çocuk 60 milyon insanın…”
“Aman tanrım, Philip! Onu vurdun, lanet olası! Seni o. ç…”
“Sizden net cevaplar almak isterim baylar. Gelecekten geldiğinize göre… Şimdi son kez soruyorum. Savaşı kim kazanacak?
“Bunu size söyleyeme…”
Oda ikinci bir silah sesiyle yankılandı…
“Aman tanrım! Vuruldum. Tanrım ölüyorum!”
Hitler sorularına istediği net cevapları alamadığını düşündüğü için ekipteki iki kişiyi hiç düşünmeksizin vurmuştu. Zaten onlarla boşa zaman harcadığını düşünmeye başlamıştı.
Üç kişilik ekipten geriye kalan James W. Büyük bir travma yaşıyordu. Barıştan yana iki değerli bilim insanı gözlerinin önünde acımasızca katledilmişti. Hem de bizzat Hitler tarafından. Hitler onun panik ve korkuyla, elleri titreyerek uzattığı dokümanlara ve savaş fotoğraflarına uzun uzun baktıktan sonra ikna olmuş bir şekilde James’e dönerek sözlerini sürdürdü.
“Demek gelecekten gelen bir bilim adamısınız, Bay James. O zaman silah teknolojimizi geliştirmek için bize yardım edecekseniz. Aksi takdirde sonunuzun ne olacağını biliyorsunuz…”
5 Aralık 1941 Japonya…
“Bu fotoğraftaki ne?”
“Efendim. Amerika’nın Japonya’ya attığı bomba… Yani atacağı… Atom bombası… Bu bomba Hiroşima ve Nagasaki’de yüzbinlerce Japon vatandaşının ölümüne yol açacak. Buraya sizi bu savaştan çekilmenizi…”
“…”
“Efendim? Bay Yamamato. Efendim! Nereye gidiyorsunuz! Lanet olsun!”
Japon yetkililer, Japonya’ya gönderilen ekibi günlerce sorgulamışlardı. Neticede ajan oldukları gerekçesiyle iki bilim adamı öldürüldü. Ekipten geriye kalan tek kişi, fizik profesörü Dr. Kirk’in, Nagasaki ve Hiroşima’ya atılan atom bombasına ve bomba sonucunda hayatını kaybeden Japonlara ait tüm dokümanları Japon generaline teslim etmesi, Japon hükümetinde büyük bir infiale ve nefrete yol açtı.
Hükümet ivedilikle, Amerikan hava kuvvetlerinin gücünü zayıflatmak ve yok etmek için Pearl Harbor’daki hava üssüne ani bir baskın yapılması kararı aldı. 7 Aralık’taki Pearl Harbor saldırısı 12 adet Amerikan savaş gemisinin hasara uğraması, 188 savaş uçağının imhası, 1.178 kişi yaralanması ve 2.403 Amerikan askeri ile 68 sivilin ölümüne neden oldu…
Amerika Hükümeti saldırının hemen ardından yaptıkları basın toplantısında Japonya’nın neden böylesi bir saldırıya giriştiğini anlamakta zorlandıklarını açıkladı.
22 Aralık 1941. Amerika
“Efendim!”
“Bunlar mı?”
“Evet efendim…”
“Hmm… Albert C., Steve M. ve Dr. Clara Watson… Demek sizler gelecekten geliyorsunuz öyle mi?”
“Evet efendim.”
“O halde söyler misiniz, tam olarak hangi yıldan geliyorsunuz acaba?”
“2200’den efendim.”
“Güzel, demek 2200 yılından geliyorsunuz. Frank”
“Evet efendim?”
“Frank söyler misin başımızda bunca iş varken bu geri zekâlılarla niye değerli vaktimizi kaybediyoruz, şunları bir akıl hastanesine yollayın gitsin!”
“Efendim, bunları görmelisiniz?”
“Neyi?”
“Aman tanrım ama bu nasıl ola… Bana hemen Albay Simpson’u bağlayın!”
Amerika’ya gönderilen üçüncü ekip Albert, Steve ve Dr. Clara gelecekten geldiklerini ve yetkililerle görüşmek istediklerini söylediklerinde, Amerikan polisi tarafından yakalanarak bir akıl hastanesinde müşahadeye alındılar. Orada geçirdikleri on beş günün ardından, Pearl Harbor saldırısına ve savaşın detaylarına dair verdikleri özel bilgileri ve ellerindeki dokümanları göz önünde bulunduran yetkililer tarafından, Amerikan Gizli Servisine teslim edildiler. Buradaki birkaç günlük kısa süreli sorgunun ardından da çok gizli bir şekilde yeni yapılmakta olan Pentagon’da sorgulanmaya başladılar.
Pentagon’daki gizli servis elemanlarınca iki sene boyunca sistematik işkenceye maruz kalan ekip üyeleri, sonunda atom bombası üzerinde çalışan Amerikan bilim adamlarına yardım etmeyi kabul ettiler. Teknik heyete atom bombasının çalışma prensiplerini öğreten ekibin başında savaşı durdurmak için gelecekten gelen Dr. Clara Watson bulunuyordu. Ekibin yoğun çalışmaları Dr. Clara’nın bilimsel destekleriyle sonuca ulaştı ve sonuçta atom bombası yapmayı başaran Amerikan ordusu, Japonların Pearl Harbor baskınının intikamını almak üzere 1945 yılında Hiroşima ve Nagasaki’ye saldırı düzenledi. Dr. Clara’nın sayesinde yapılan atom bombalarının kullanılması yüz binlerce Japon’un ölümüne ve bir o kadarının da sakat kalmasına yol açtı…
Sonuçta:
İkinci dünya savaşının yol açacağı büyük felaketleri henüz başlamadan durdurmak amacıyla gönderilen barış ve insanlık yanlısı ekipler, paradoksal bir biçimde bu korkunç savaşın tüm yıkıcılığının sorumlusu olmuştu…
Almanya esir tuttuğu Profesör James W. sayesinde çok büyük yıkıcı etkileri olan tank, uçak, tüfek ve benzeri silahlar üretmeyi başardı ve bu durum savaşın uzamasına ve yıkıcılığının artmasına neden oldu.
Japonya Dr. Kirk’ten aldığı bilgiyle plansız bir şekilde başlattığı baskın nedeniyle Amerika’nın savaşa girmesine ve daha sonra ülkelerine atom bombası atılmasına neden oldu.
Dr. Clara Watson’un üst düzey fizik bilgisi ve yardımı sayesinde atom bombasını yapmayı başaran Amerika, bu bombayı Japonlar üzerinde kullanarak insanlık tarihi boyunca unutulmayacak büyük bir yıkıma yol açtı. Savaşın bitiminden altı ay sonra intihar eden Dr. Clara’nın bıraktığı nottaki son cümle belki de asla cevaplanamayacak bir soruyla bitiyordu.
“…Atılan bombanın yarattığı acıları tam kalbimde hissediyorum. Çünkü onun atılmasına ben sebep oldum. Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyorum… Hayatlarını barışa adamış olan bizler nasıl oldu da böylesi büyük bir yıkımın sorumlusu olabildik?”
Etiketler bilim kurguBilim kurgu Kısa öykübilimkurguBilimkurgu romanTürk bilim kurgu romanTürk Bilimkurgu RomanYerli bilimkurgu roman
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Üzgünüz - Yoruma Kapalı
Son Yorumlar