Başlangıç – Burak Erdoğdu

2.Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Kısa Öykü Yarışması İkincisi

 

Fazla vaktim yok, hemen şimdi başlamam gerekiyor, bir an bile oyalanamam. Numaram 11233452 bu numaranın ne anlama geldiğine dair hiçbir fikrim yok. İsmim yok benim, hiçbir zaman da olmadı. Hafızamın neredeyse hepsi silinmiş durumda, son kalan kırıntıları yazmaktan başka çarem yok. Yazdığımı bilmiyorlar, umarım eski sahipler gibi cezalandırmazlar.
Hatırladığım en eski anım bundan birkaç hafta evveline dayanıyor. Dükkanın girişindeki kafesimde oturmuş etrafı izliyordum. Dükkanın adı İnsanat Bahçesiydi, neon ışıkları vardı ve parıldayıp duruyordu. Işıklı parmaklıklar ardındaydık ve o parmaklıklara dokunamıyoduk bile çünkü dokunursak canımız çok yanıyordu, lazer diyorduk onların adına.
İçeriye bir müşteri geldiği zaman neredeyse kendimizden geçiyorduk, yani diğerleri öyle davranıyordu daha doğrusu, diğer evcil insanlar. Ben ise kafesimde oturur önüme konan baklagil tohumlarına su eklerdim ve gıdaya dönüşmelerini her seferinde aynı şaşkınlıkla izleyerek yemeğimi kaşıklamaya koyulurdum.
Hatırladığım kadarıyla İnsanat Bahçesinin sahibi alnındaki gözü diğer iki gözüne göre daha kısık, kızdığında çürümüş yumurta kokan, müşterilerle konuşurken bir dili daima dışarıda, eğri boynu biz insanlara nazaran ve hatta kendi ırkına kıyasla hayli uzun birisiydi. Neydi ırklarının adı tam hatırlayamıyorum, hafızam ne yazık ki sürekli bana oyunlar oynuyor ve tüm anılarım iç içe geçmiş bir sarmaldan ibaret sarmal bilemiyorum, başı ve sonu belli olmayan silik şekiller… Şimdiden her şey bir rüya gibi.
Sanırım kendilerine Galaktör diyorlardı, evet isimleri buydu ne demekse bilemiyorum, bir canlı türüne mi ait yoksa bir çeşit meslek veya ırk adı mı hiç bir fikrim yok. Ben bildim bileli gezegenimizdeydiler, dediklerine göre bizi evcilleştirdiler ve yaşam koşullarımızı iyileştirdiler. Bu onların iddiasıydı ancak parmaklıklar altında konsantre tohum taneleriyle beslenip onları gördüğümüz yerde taklalar atmak bana pek de iyi bir yaşam gibi görünmüyordu.
Ben çok yaşlı olmalıyım, çünkü diğer herkesten daha buruşuk tenim ve daha donuk bakıyorum evet aynadaki yansımam yaşlı ve yorgun görünüyor. Kesinlikle yaşlıyım ben, belki kimse beni o yüzden sahiplenmek istemiyor. İşgalcilerin minik çocukları beni görünce kuyruklarını şaklatarak koşuşturmuyorlar, dişilerimizi ve gençlerimizi sahiplenmeyi daha çok seviyorlar.
Ben takla atmak istemiyorum, şakalar ve espriler yapmayı sevmiyorum, işgalciler hiç sevimli değiller, ancak onlarla iyi geçinenler çok kısa sürede lazer parmaklıklı kafeslerinden çıkartılıyorlar. Evlerine götürüyorlar sanırım. En son 42324743 numaralı insanı götürdüler evlerine. Sürekli saçını okşuyorlardı ve yiyecek veriyorlardı.
Dükkanın önünden geçen Galaktörleri gözlemlediğimi çok net hatırlıyorum, dillerini bilmiyorum ancak ne düşündüklerini garip bir şekilde anlayabiliyorum. Onlar da benden nefret ediyor olmalılar. Mutlaka öyle olmalı, çünkü kimse benim kafesimin önünden geçerken gülümsemiyor, hatta önümden geçmiyorlar bile, kesin hissediyor olmalıydılar onlardan iğrendiğimi.
Dükkandan içeriye adımlarını attıkları daha ilk anda şımarıklıkları tüm hareketlerinden okunabiliyordu, sanki kendi ırklarından olmasına rağmen dükkanın sahibini bile her an satın alacakmışa benziyorlardı. Ellerinde taşlar vardı, renkli ve parlak taşlar, irili ufaklıydılar. Dükkan sahibine taş veriyorlardı, dükkan sahibi de onlara istediklerini sandıkları oyuncağı. Evet tam olarak buyduk biz onlar için, oynayıp şekil verebilecekleri bir oyuncak. Ne zamandır bu haldeydik, hep böyle miydi, kimdi onlar ve neden oyuncak olan bizdik, hiç bir fikrim yok. Neyse bunlarla zaman kaybetmeye gerek yok her an gelebilirler. Yapabileceğim en isabetli şey Galaktör denilen ırktan nasıl kurtulduğumuzu yazmak olacak,tabi ki biz evcil insanlar bunu kendimiz direnip savaşarak başarmadık.
Bir gün yine her zamanki gibi hiç beklenmedik bir anda yine sokağı gören köşe başındaki kafesimde oturmuş önüme konan yemleri yemeye ve sevimsizliğim sayesinde Galaktörleri uzak tutmaya çalışıyordum.
Bir anda bir şey oldu anlamadım, etraftaki bütün Galaktörler dizleri üzerine kapandılar, acı çekiyorlardı. Bu her hallerinden belliydi, dükkan sahibi tam kafesimin önündeydi, dizleri üzerinde ağzından yeşil salyalar çıkartıyor ve kuyruğunu yere vurarak anırıyordu. Bütün gezegen karanlığa gömülmüştü, hiç ışık yoktu, sadece tüm göğü kaplayan yeşil bir ışık vardı kaynağını kafesimden göremediğim.
Beyaz elbiseli adamlar geldi, işte beni kafesimden çıkaran adamlar onlardı. Diğer insanların hepsi bir anda yok oldu, insanlar ve Galaktörler yoksa Galaktuslar mıydı, artık hatırlayamıyorum, daha çoğunu unutmaya başladım.
Beyazdı, bembeyazdı ve cam fanus vardı, solumaları gereken havanın bileşenlerini ayarlıyormuş, yüzlerini görmedim, konuşmuyorlardı ama anlayabiliyordum onları. Diğer insanlara ne yaptılar neden yok ettiler onları, nereye kayboldu herkes.
Daha çok unutmaya başladım, kimdi beyaz adamlar, hangi gezegendendiler. Sanırım polis olduğunu söyledi içlerinden birisi, Galaksi Polisi dedi, ne demekse bu.
Çok ıssızdı her yer,bana her şeyi anlattılar, nasıl olsa unutacaksın dediler. Bana bir isim de verdiler artık ismim Adam olacakmış ya da onun gibi bir şey bilemiyorum.
Geliyorlar, buraya geliyorlar. Beyaz elbiseli adamlar. Geldiler. Yazdığımı gördüler ve müsaade ediyorlar bana, bu fikir hoşlarına gitti, delil olarak konseylerine götüreceklermiş. Bir ilaç verdiler bana şimdi, yazmaya devam etmemi söylediler. Son bir kez hatırlayacakmışım her şeyi.
Unutmak istiyorum, lanet olsun. Gezegenimizi işgal ettiler, bizi hayvan gibi evcilleştirip kısırlaştırdılar, diğer tüm hayvanları tükettiler. Onları gezegenimize biz davet etmiştik birde, olacak şey değil. Bir kızım vardı ve bir karım Ava idi adı. Kendi ismimi hatırlamıyorum bir tek onu bir türlü hatırlayamıyorum. Binlerce yıldır tüm kaynaklarımızı sömürdüler ve bunu tek bizim gezegenimize de yapmadılar.
Galaktik Yaşamı Koruma Konseyine bağlı polis güçleri onlar, bizi kurtaran beyaz elbiseli adamlar. Aslında bize benziyorlar, iki elleri iki ayakları ve iki gözleri var.
Gezegenin etrafına radyoaktif bir koruyucu yerleştireceklermiş, bu bizi Galaktik asalak ırklardan koruyacakmış, ilk insan olacakmışım ben her şeye sıfırdan başlayan, her şeye ilham veren ilk insan. Diğer insanları Galaktörlerle birlikte neden yok ettiklerini söylemediler ama ben biliyorum nedenini.
Yozlaştık çünkü biz geri dönülmez bir noktaya vardık ve sıfırdan başlamamız gerekti. Hayat benimle başlayacak biliyorum. Kaburga kemiğimde derin bir ağrı, neden kaynaklanıyor bu ağrı bilmiyorum. Yazdıklarımı istediler şimdi benden, Galaktik Kütüphanede saklayacaklarmış. İyi insanlar bunlar gezegenlerdeki doğal yaşamı korumaya adamışlar kendilerini, iyi insanlar gerçekten. Harika bir ırk yaratacağım, doğaya saygılı ve barışçıl, yapacağım bunu, şu kaburgamın ağrısı bir dinsin. Keşke tüm geçmişimi unutsam ama sadece Galaktik Yaşamı Koruma Konseyini ve onların yeşil ışıklar saçarak tüm göğü kaplayan gemileriyle zihnime dolan varlığını hatırlasam, görevimi hep bilsem. Bunun mümkün olamayacağını söylediler, doğal yaşama müdahale etmek istemiyorlarmış, ancak yinede rahat olmamı söylediler, gezegenin artık keşfedildiğini bir daha asla işgal edilemeyeceğini söylediler.
Sadece doğamıza uygun yaşamamız gerekiyormuş. Ben Adem ya da her neyse işte Galaktik Kütüphanenizde saklayacağınız bu yazıt benim bu gezegende kuracağım medeniyetin kanıtıdır. Her şey çok güzel olacak inanıyorum, birazdan tüm bunları unutacağım, kaburgam ağrıyor, keşke nedenini bilebilsem.

Son

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Üzgünüz - Yoruma Kapalı

"Once upon a time in the future: 2121" (Aka: Bir Zamanlar Gelecek: 2121)

Sıcak Kafa / Afşin Kum

HİLE – Bölüm – 1

KUTU – Bölüm – 1

Voidrunner

Kategoriler

Ziyaretçiler

Bugün: 169
Bu hafta: 624
Toplam: 337194